15 Mayıs 2018 Salı

Uzay Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Hollywood’u ciddiye almamanız gerektiğini hatırlatan sözde gerçekleri inceliyoruz.
1. Uzayda Patlarız
Birçok çizgi filmde denk gelmişsinizdir. Çizgi film karakterleri eğer kıyafetsiz uzaya çıkarsalar patlarlar.Uzaya korunmasız çıkmak elbette sizi öldürür ancak ani bir şekilde ve böyle vahşice değil. Bir insan uzayda herhangi bir kalıcı hasar almadan bir buçuk dakika dayanabilir. Çok zevkli olmayacaktır elbet ancak garanti veriyoruz ki patlamayacaksınız. Muhtemelen oksijen yetersizliğinden öleceksiniz. Bu konu hakkında bu gerçeği bilen tek film “2001: A Space Odyssey”dir.
2. Dünyanın ikizi Venüs
Birçok kitapta veya makalelerde Venüs'ün 'Dünyanın İkizi' olarak geçtiğini görmüşsünüzdür. Aslında boyut olarak benzeseler de diğer hiçbir özellikleri benzemez

3. Güneş bir tür ateştopudur
Güneş aslında yanmamakta, parlamakta. Bu fark ortalama bir insan için önemsiz olabilir ancak Güneş’in ürettiği ısı yanmasıyla değil nükleer bir reaksiyon sonucu oluşmakta.
4. Güneş sarıdır
Eğer herhangi birinden bir kağıda Güneş çizmesini isterseniz hemen sarı rengi eline alır. Bu da herkese normal gelir. Bu sarı rengi hepimiz küçükken çizdiğimiz garip ev resimlerinin köşesine gülümseyen bir güneş çizmekte kullanmıştık. Kanıtlamak gerekirse de dışarı çıkıp parlayan güneşi gösteririz, sarı gibi gözükür çünkü.
Mesele şu ki biz Güneş’i atmosferimiz yüzünden sarı renkte görürüz. Eğer NASA’nın çektiği fotoğrafları incelediyseniz Güneş’in rengi orada da sarıdır, haklısınız ancak bu fotoğraflar gerçek fotoğrafların daha anlaşılabilir olması amacıyla oynanmış halidir. Güneş’in asıl rengi beyazdır. Eğer bir astronot ile ya da uzaya çıkmış biriyle karşılaşırsanız bunu sorabilirsiniz. Ancak bu pek olası değil gibi.
Yine de Güneş’in asıl rengini bilmemiz için uzaya çıkmamıza ya da bir astronotla konuşmamıza gerek yok. Bunu Güneş’in sıcaklığına bakarak da anlayabiliriz. Soğuk yıldızlar kahverengi ya da siyah renktedir sıcaklıkları arttıkça yoğunlukları da artar. Birkaç bin kelvinlik bir cismin yüzeyi kırmızı olacaktır. 10000 kelvinden yüksek sıcaklıklardaki yıldızlar mavidir. 6000 kelvinlik sıcaklığıyla Güneş’in ortada bir yerde olduğunu biliyoruz bu da güneşin beyaz renkte olmasına neden oluyor.
5. Yazları Dünya Güneş’e daha yakındır
Bir bakıma mantıklı gözüküyor. Gezegenimiz onu sıcak yapan şeye yaklaştığında onu daha da sıcak yapıyor. Ancak bu fikir mevsimlerin oluşum yönteminin yanlış anlaşılmasından dolayı ortaya çıkmış. Bu konunun Güneş’e yakınlık ya da uzaklıkla alakası yok, yörünge eksenimizle alakası var. Dünya’nın ekseni aslında bir tarafa doğru eğiktir. Bir yarımkürede eksen Güneş’e doğru ise o yarımkürede yaz yaşanmaktadır.
Şu bir gerçek ki Dünya belli dönemlerde Güneş’e yaklaşıp uzaklaşabiliyor. Çoğu gezegen gibi Dünya’mız da eliptik bir yörüngeye sahip. Güneş ile Dünya arasındaki mesafe yaklaşık 93 milyon mildir (150 milyon km).Günberilerde (Dünya’nın Güneş’e en yakın olduğu dönem) bu 91.4 (147 milyon km) milyona kadar düşmektedir ve günötelerde (Dünya’nın Güneş’e en uzak olduğu dönem) 94.5 milyon mile (152 milyon km) kadar çıkabilmektedir. Gördüğünüz gibi yıl boyunca Güneş ve Dünya arasındaki uzaklık 3 milyon mil kadar değişmektedir (5 milyon km).
6. Ay’ın karanlık tarafı vardır
Yine çokça kullanılan bir cümle. Ay’ın sürekli karanlık altında bulunan bir yeri yoktur. Ay’ın bir sürekli bir tarafının bize doğru baktığı doğrudur ancak uydumuzun her yanı belirli bir süre Güneş ışınlarına maruz kalmaktadır.
7. Uzayda Ses
Filmlerin çoğu bu gerçeği göz ardı ediyor. Öyle görünüyor ki seyirciler uzayda dramatik bir ölüm olduğunda ya da patlamalarda sesleri duymak istiyorlar ancak uzayda atmosfer olmadığından sesin yayılabileceği bir alan da yoktur. Yine “2001: A Space Odyssey” filmi bunu doğru bir şekilde işlemiş. Bu size evrende bizim gezegenimiz dışında ses olmadığı fikrini vermesin. Atmosferi olan bir yere giderseniz orada da ses olacaktır ama bu bizim alışık olduğumuz seslerden daha tuhaf olabilir. Mesela Mars’ta ses daha tiz duyulacaktır.
8. Asteroid bölgesinin içinde seyahat edemezsiniz
Rocky_Ring_of_Debris_Around_Vega
Bunu Star Wars filmlerinden hatırlıyoruz. Han Solo uzay gemisini hayatta kalma olasılığı olmamasına rağmen asteroid bölgesinin içinde başarıyla geçirirerek ne kadar iyi bir pilot olduğunu bize göstermişti. Aslında bu gerçek hayatta da yapılabilir. Tabi bir uzay geminiz varsa.
Filmlerde gördüğümüz genel hatalardan biri de uzayın büyüklüğü. Aslında bu film yapımcılarının hatası değil. Eğer uzayı olduğu gibi gösterselerdi her tarafta gezegen vs. anlamına gelen küçük noktalar olurdu. Burda anlatılmak istenen uzayın ne kadar büyük olduğu. Gerçekten ama gerçekten çok büyük. Eğer trilyonlarca astereoitten oluşan bir bölge olsaydı uzayda bu bölgeye rastlamanız için evrendeki en şanssız canlı olmanız gerekirdi. İmkansız değil ancak olasılık çok çok düşük.
Kendi solar sistemimizdeki asteroit bölgesine bakalım. İçinde milyonlarca cisim barındırmakta. Varlığından bahsedilmeye gerek duyulmayan küçük parçaları da hesaba katarsak bu sayı katlanacaktır. Asteroit bölgelerindeki asteroitler arasındaki mesafenin binlerce kilometre olması nedeniyle içine giren bir geminin bir cisme çarpma olasılığı çok çok düşüktür. Dünya olarak şimdiye kadar asteroit bölgelerinin içine 11 adet sonda göndermemize rağmen herhangi bir kaza yaşanmadı.

asdasd


Kaynak : google4b2998934cfb8625.html www.calismaprensibi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder